Konu: Aile Hayatına Saygı Hakkı – Evliliğin Yokluğu Kararı
Karar: Anayasa Mahkemesi, B. No: 2019/33669
Karar Tarihi: 27/02/2025
Resmî Gazete Tarihi: 27/10/2025
I.Olayın Özeti
Başvurucu H.D., 22 yıl fiilen birlikte yaşadığı ve üç çocuğunun babası olan E.D. ile 1989 yılında Türkiye’de evlendiğini, bu evlilik nedeniyle Almanya’da vergi ve sigorta avantajlarından yararlandıklarını belirtmiştir.
E.D. ise Türkiye’de gerçekleşen evlilik akdine katılmadığını, o tarihte Almanya’da bulunduğunu, evlenme kütüğündeki imzanın kendisine ait olmadığını ileri sürerek evliliğin yok hükmünde olduğunun tespiti istemiyle dava açmıştır.
İlk derece mahkemesi, yalnızca grafoloji raporuna dayanarak evliliğin yok hükmünde olduğuna karar vermiş; düğün fotoğrafları, davetiye, tanık beyanları ve sosyal güvenlik kayıtlarını dikkate almamıştır.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi kararı onamış, karar kesinleşmiştir. Bunun üzerine H.D. bireysel başvuruda bulunmuştur.
II. Anayasa Mahkemesi’nin Değerlendirmesi
Anayasa Mahkemesi, Anayasa’nın 20. maddesinde güvence altına alınan aile hayatına saygı hakkının yalnızca müdahalelere karşı koruma sağlamadığını, aynı zamanda devletin pozitif yükümlülüklerini de içerdiğini vurgulamıştır.
Mahkeme şu tespitlerde bulunmuştur:
- Derece mahkemeleri, bilirkişi raporuna aşırı belirleyici bir değer atfetmiş, diğer delilleri yeterince tartışmamıştır.
- Düğün davetiyesi, fotoğraflar ve tanık anlatımları yönünden gerekçeli bir değerlendirme yapılmamıştır.
- Evlenme kütüğündeki imzanın geçerliliğinin evliliğin kurucu unsuru olmadığına dair Yargıtay içtihatları dikkate alınmamıştır.
- Evliliğin yokluğu gibi aile hayatını doğrudan sona erdiren davalarda, mahkemelerin özen ve titizlik yükümlülüğünü yerine getirmediği görülmüştür.
Bu nedenlerle, derece mahkemelerinin aile hayatına saygı hakkını korumaya yönelik pozitif yükümlülükleri ihlal ettiği sonucuna ulaşılmıştır.
III. Sonuç
Anayasa Mahkemesi, Anayasa’nın 20. maddesinin ihlal edildiğine karar vermiş ve ihlalin sonuçlarının giderilmesi için dosyanın yeniden yargılama yapılmak üzere ilk derece mahkemesine gönderilmesine hükmetmiştir.
IV. Değerlendirme
Karar, “evliliğin yokluğu” davalarında yalnızca şekli unsurlara değil, tarafların fiilî irade beyanlarına ve aile birliğinin fiilen varlığına da ağırlık verilmesi gerektiğini ortaya koymaktadır.
Mahkemelerin delil değerlendirmesinde ölçülülük, gerekçelendirme ve özen yükümlülüğü aile hayatına saygı hakkının korunması bağlamında ele alınmış; böylece medeni hukuk uyuşmazlıklarında temel hak perspektifinin güçlendirilmesine katkı sağlanmıştır. Sonuçları bu denli ağır olan evliliğin yokluğu hususunda, mahkemelerin aile birliğini sağlamaya yönelik pozitif yükümlülükleri özellikle hatırlatılmıştır.
İLGİLİ KARAR
https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2025/10/20251027-9.pdf


















